Kasik dönem Edirne'si Anadolu-Avrupa yolu üzerindeki önemli konumunu korumuştur.
Adriyatik'ten başlayan ve İstanbul'a uzanan tarihi Roma yolu (Via Egnetia) üzerinde bir merkez olan Edirne; Tekirdağ yoluyla denize ve İstanbul'a uzanıyordu. Meriç Köprüsü yanındaki İskelebaşı denilen yer ise bir Edirne Limanı durumundaki Enez ile bağlantılıydı. Mısır'dan, Ege adalarından, İzmir'den gelen ticari mallar Enez yoluyla ve küçük sallarla İskelebaşı'na getirilir; Filibe'den yüklenen pirinç aynı yolla Enez'e, buradan da İstanbul'a ulaştırılırdı.
Kaynaklar, bir zamanlar Edirne ile Enez arasında 300 teknenin işlediğini yazarlar.
Edirne pazarları yerli ve yabancı tüccarların odak yeriydi.
Sonuçta Edirne'nin Osmanlılar dönemindeki önemli yeri, yalnızca Başkent olduğu dönemlerde değil, sonraki yıllarda da korunmuştur.
Tarihçiler der ki: "Osmanlı Tarihinde Edirne adının geçtiği yerler silinse Osmanlı tarihi kalbura döner."
Bu parlak dönemden sonra kentin talihinin dönmesine neden olan unsurlardan işgaller, 1829 yılında Ruslar ile başlar, 1878 yılında yine Ruslar tarafından işgal edilirr. Bu işgalin gerçekleştiği savaşa halk arasında 93 Harbi denir.
Edirne, üçüncü işgali 1913 yılında yaşamış olup; bu işgalin mümessili de Bulgarlar'dır.
Son işgal 1920'deki Yunan işgalidir.
Ayrıca 1745, 1905 yangınları ve 1752 depremi Edirne'nin işgallerle birlikte en çok zarar gördüğü dönemleri teşkil eder.
1800 yıllarında İstanbul, Paris ve Napoli'den sonra Avrupa'nın dördüncü büyük şehri olup, İstanbul ve Bursa'dan sonra Osmanlı Eserleri bakımından en zengin üçüncü şehrimizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder